HERKÜL – HAYATI ve ÇILGIN MACERALARI
Merhaba değerli mitoloji dostaları. Bugün size olağanüstü güçleriyle yarı insan yarı tanrı olan Herkül’ün yaşamından bazı söylenceler aktarmak istiyorum. İnanıyorum ve biliyorum ki Herkül adını duymayanınız yoktur. Onu filmlerden, dizilerden ve mitolojik kaynaklardan mutlaka az çok tanırsınız. Sizin için derlediğim ve hazırladığım bu sunumu umarım sıkılmadan zevkle dinlersiniz.
Herkül Kimdir?
Romalılar tarafından Hercules (Herkül) olarak bilinen Herakles, olağanüstü bir güce sahiptir. Kuvvet ve dayanıklılığı yanı sıra kıvrak zekâsı insanın doğaya karşı yenilmez oluşunu simgeler. Mitolojide güçlü olmasıyla ön plana çıkan Herkül, Yunan mitolojisinde Heracles diye anılmaktadır.
Herkül’ün Doğumu ve Çocukluğu
Herkül bir tanrı değildi, o bir ölümlü olarak doğmuştu. Ancak birçok mitolojik kahraman gibi onun da karmaşık bir soy ağacı vardı. Efsaneye göre babası, Olimpos Dağı’ndaki tüm Yunan tanrılarının ve dünyadaki tüm ölümlülerin hükümdarı Zeus, annesi ise (Miken kralının kızı ve Amphitryon’un karısı) kahraman Perseus’un torunu Alkmene’dir. Zeus, Olympos Dağı’ndan aşağıya Thebai şehrine gider. Orada, güzeller güzeli çekici bir kadın olan Alkmene ile beraber olmak ister. Bu sırada Alkmene’nin kocası Amphitryon seferdedir. Zeus da Amphitryon kılığına girerek saraya gider. Herkes kral geldi diye coşkuyla karşılar. Kocasının savaştan döndüğünü sanan Alkmene ise seviçle Amphitryon kılığında olan Zeus’u karşılar. Beraber olurlar. Zeus amacına ulaşır ve Alkmene artık hamiledir. Doğacak olan çocuk ise yarı tanrı kahraman Herkül’dür. Tabii bu süreçte eşinden de hamile olan Alkmene, Zeus’un isteğiyle ikiz doğuracak ve ikinci defa doğum sancısı çekmeyecektir. Durumdan haberi olan Zeus’un karısı Hera’nın, Herkül’e karşı öfkesi hiçbir zaman tükenmeyecektir.
Herkül daha doğmadan düşmanları da kendisi için planlar yapmaya başlamıştır bile. En büyük düşmanlarından birisi de Zeus’un eşi Hera’dır. Oldukça kıskanç olan Hera, Zeus’un çapkınlıklarına çok öfkelenir ve Herkül’ün doğacağı haberini aldığında planlarını yapmaya başlar.
İlk önce Zeus’u oyuna getirerek ondan Perseus’un soyundan doğan ilk çocuğun hükümdar olacağı yeminini alır. O sırada Perseus soyundan Stheneos’un karısı Eurystheus’da hamiledir.
Perseus’un soyundan gelen ilk çocuk kral olup insanlara hükmedecektir.” Zeus bunu kabul eder ama Hera’nın planlarından habersizdir. Hera hemen Perseus soyundan olan Sthenelos’u bulur. O da hamiledir.
Alkmene’nin doğum sancıları ile acılar içinde kıvranmasına rağmen onu ebelere bağlattırıp oturtarak doğumu geciktiren Hera, ebe tanrıça Eileithyia’yı bulup Sthenelos’unerken doğum yapmasını sağlar. Böylece Perseus soyundan doğan ilk çocuk Herkül değil, Sthenelos’un oğlu Eurystheus olur. Bunun sonucunda Hera, Herkül daha doğmadan önce taht hakkını elinden almış Eurystheus da Miken kralı yapmayı garantilemiştir.
Herkül’ün taht hakkını sinsi bir planla ortadan kaldıran Hera, bununla yetinmez ve doğumdan sonra bebek Herkül’ü öldürmek ister. Herkül henüz 8 aylıkken ve kardeşi İphikles ile kundakta yatarken, Hera onu beşiğinde öldürmek için iki yılan gönderdi. İphikles ölümlü olduğu için korkar ve ağlamaya başlar. Fakat Herkül alışılmadık derecede güçlü ve korkusuzdu ve yılanlar onu boğmadan önce o, yılanları boyunlarından sıkarak öldürür. Bu olay kahinlere anlatıldığında Herkül’ün tanrısal güçlere sahip olduğunuve insanların en güçlüsü olacağını söylerler.
Herkül’ün Hera’dan Süt Emmesi ve Samanyolu
Hera, bütün bunlardan sonra rahat durmaz ve Herkül’ü yok etmek için fırsat kollar. Bundan korkan Alkmene, bebek Herkül’ü Thebai’de saraydan uzağa, tarla ve ormanların bulunduğu bir yere bırakmıştır. Zeus da bu durumu bildiğinden Herkül’ün beslenmesi için bir plan yapar. Athena’ya durumu anlatır. Athena bunun üzerine Hera’yı da yanına alıp yürüyüşe çıkar.
Athena onu bebek Herkül’ün olduğu yere götürür. Bebeği gördüğünde şaşırmış ve üzülmüş gibi yapar ve Hera’dan bebeği emzirmesini ister. Hera, Herkül’ü emzirmeye başladığında Herkül o kadar güçlü emer ki Hera büyük bir acı duyar. Can havliyle bebeği yere attığında göğsünden Herkül’ün emdiği süt fışkırmaya başlar. O kadar uzağa gider ki gökyüzünde Samanyolu olarak bildiğimiz yıldızlar topluluğu oluşur.
Herkül’ün Hera’dan süt emmesinin farklı bir versiyonu daha vardır. Zeus oğlunun bir tanrıça tarafından emzirilmesini ve dolayısıyla tanrısal bir güce kavuşmasını da istiyordu. Bu sebeple Hermes’e Herkül’ü Olympos’a getirmesini söyler. Hermes söyleneni yapar ve Herkül’ü getirir. Zeus çocuğunu emzirmek için uyumakta olan Hera’nın göğsüne yaklaştırır. Herkül doyana kadar emer fakat emmeyi bıraktıktan sonra bile çok kuvvetli emdiği için Hera’nın göğsünden süt akmaya devam eder. Hera’nın göğsünden hala akmakta olan süt Olympos’tan aşağı dökülürken Samanyolu’nu (Sütlü Yol) oluşturur yere düşenler ise beyaz zambakların ortaya çıkmasına sebep olur.
Herkül’ün Gençlik Çağı
Herkül zamanla büyür. Birçok konuda eğitim alır. Apollon’un oğlu Linos’tan edebiyat öğrenirken, Eumolpos ona lir çalmayı öğretir. Eurytos ise ok ve yay kullanmayı, ata binmeyi öğretir ve Herkül büyük bir savaşçı olur.
Herkül bir süre sonra kendisini edebiyata tam olarak vermediği için hocası Linos’tan fırça yiyince çılgına döner ve Linos’u öldürür. Babası Amphitryon, bu cinayetten sonra oğlunun akıllanması için onu dağlara sürgüne gönderir. Dağlarda koşturan Herkül günden güne güçlenir. Herkül, 18 yaşına geldiğinde babasının ve komşu Kral Thespios’un sürülerine zarar veren Kitharon aslanını öldürerek ilk büyük işini gerçekleştirmiş ve üne kavuşmuş olur.
Thebaililerden vergi almak için gelen Orkhomenos Krallığının askerlerini öldürür. Bunu öğrenen Orkhomenos Kralı Erginos ordusuyla intikam için tekrar gelir. Herkül de Thebai ordusunun başında büyük kuvvetini kullanarak akarsuların yönünü değiştirip düşmanları boğar ve kalanları da öldürür. Bunun karşılığında Thebai kralı ödül olarak kızı Megara’yı Herkül’e verir. Evlenirler ve birçok tanrı Herkül’e hediyeler verir. Ardından üç çocukları olur.
Aradan uzun zaman geçer. Herkül’ün peşini bırakmayan Hera, kirli oyunlarına devam eder. Birgün Herkül çocuklarıyla oynarken Hera ona bir tür büyü yapar ve bu onun geçici cinnet geçirmesine sebep olur. Aklını kaybeden Herkül çocuklarının üçünü de öldürür. Daha sonra aklı başına geldiğinde çok üzülür ve yaptıklarından dolayı cezalandırılması için Apollon’a yalvarır. Apollon, Herkül’ün suçunun kendi hatası olmadığını bilmektedir. Hera’nın intikam dolu eylemleri bir sır değildir. Buna rağmen yine de kehanet tanrısı Delphi’ye gider ve Herkül’ün günahlarından arınması, bağışlanması için ne yapması gerektiğini sorar. Bu kehanet merkezinde Delphi Herkül’ün suçundan ve günahlarından arınması için tek çaresinin olduğunu söyler. Bu da, Miken kralı Eurystheus’un hizmetine girmesi ve kralın her istediğini yapması şartıdır. Herkül günahlarının temizlenmesi için bu kralın yanında on iki sene hizmet etmek zorundadır. Apollon, Zeus adına Herkül’ün tüm görevleri tamamladıktan sonra suçundan arınacağını ve ölümsüzlüğe ulaşacağını ilan eder.
Herkül söylenenler doğrultusunda gider ve hizmet etmeye başlar. Bir süre sonra Eurystheus, Herkül’ü kıskanmaya ve onun gücünden çekinmeye başlar. Tahtı için kendisini büyük bir rakip olarak görür. Dolayısıyla ona gerçekleştirmenin imkânsız olduğu ve Herkül’ün ölümüne sebep olacağını düşündüğü tehlikeli 10 görev verir. Herkül bütün zorlu görevleri yerine getirmiş olmasına rağmen Kral Eurystheus, Lerna Hydraları ve Augeas’ın ahırları ile ilgili görevlerini kabul etmediği için iki görev daha vermiştir. Böylece Herkül’ün birbirinden ilginç, korkunç canlılarla olan efsanevi 12 mücadelesi mitolojiye damgasını vurur.
Miken kralının Herkül’e yaptırdığı bu on iki işe, mitolojide “Herkül’ün 12 Görevi” adı verilmiştir. Bu görevler sırasıyla şunlardır:
Herkül’ün 12 Görevi
- Nemea Aslanının Öldürülmesi
- Lerna (Hydra) Ejderinin Öldürülmesi
- Altın Boynuzlu Kyreneia Geyiğinin Yakalanması
- Yaban Domuzunun Yakalanması
- Kral Augias’ın Ahırlarının Temizlenmesi
- Stymphalos Kuş Sürüsünün Arkadia’daki Gölden Kovalanması
- Girit Boğasının Getirilmesi
- Diomedes’in Azgın Atlarının Ehlileştirilmesi
- Amazon Kraliçesi Hippolyte’nin Sihirli Kemerinin Alınması
- Geryoneus’un Sığırlarının Çalınması
- Hesperidlerin Altın Elmalarının Getirilmesi
- Kerberos’un Ölüler Dünyasından Çıkarılması
Şimdi bu birbirinden ilginç görevlerin söylencelerini tek tek anlatıp gözümüzde canlandırıp Herkül’e yoldaşlık edelim:
- Nemea Aslanının Öldürülmesi
Kral Eurystheus, Herkül’den ilk görev olarak Nemea aslanının derisini getirmesini istemiştir. Bazı hikâye anlatıcıları bu büyülü canavarın babasının da Zeus olduğunu söylerler. Bu aslan Poleponnes ormanlarında etrafa dehşet saçmaktadır. Cesur erkekler mağarasına gelebilsin diye kadınları rehin olarak alır ve bir adam kadını kurtarmaya geldiğinde onları canlı canlı yerdi.
Bir eline okunu diğerine budaklı sopasını alan Herkül, aslanın peşine düşer. Oraya vardığında, aslanı öldürmek isteyen bir çocukla karşılaşır. Eğer Herkül aslanı bir ay içinde Zeus’a kurban vermezse çocuk kendini aslana kurban vereceğini söyler. Herkül buna izin vermeyeceğini ve aslanı yakalayacağını söyler. Onları işiten aslan, Herkül’ün cesaretinden korkarak iki girişi olan bir mağaraya kaçar. Herkül önce mağaranın bir girişini kayalarla kapatır, ardından mağaraya girer. Aslan Herkül’ü görünce yelelerini kabartarak üzerine saldırır. Herkül, birçok ok atsa da postu delinmez olduğu için okları hiçbir işe yaramaz. Sonunda budaklı sopası ile aslanın kafasına vurup onu sersemletir. Ardından aslanın boğazını kollarının arasına alarak sıkmaya başlar. Uzun bir mücadele sonunda aslanı boğarak öldürür. Aslanın postunu yüzmek ister ama hiçbir şey postu kesmez. Herkül’ün yardımına yaşlı bir kadın kılığına bürünmüş Athena yetişir. Herkül’e bu postu yüzmenin tek yolunun aslanın kendi pençelerini kullanmak olduğunu anlatır ve Herkül Athena’nın dediğini uygulayarak Nemea aslanın derisini yüzer. Her türlü silaha karşı dayanıklı olan bu postan bir pelerin yapar. Otuz gün sonra Eurytheus’un yanına varır. Onu post içinde gören kralın çok korktuğu söylenir. Herkül, bu postu ömrünün sonuna kadar zırh gibi giymiştir.
- Lerna (Hydra) Ejderinin Öldürülmesi
Herkül, Hydra’yı öldürmek için Lerna şehrine gitti. Bu yaratık, Hera tarafından Amymone pınarında dev bir çınar ağacı altına yerleştirilmiştir. yeraltı dünyasının girişini koruyan, su altında yaşayan, zehirli, yılan benzeri dokuz başlı bir canavardır. Lerna Ejderhası, Lerna Hydrası olarak da bilinir. Hera tarafından Herkül’ü öldürmesi için yetiştirilmiştir. Bu canavarın Lerna gölünde yaşadığı ve adını buradan aldığı rivayet edilir. Bu göldeki yuvası, ölümden sonraki dünya ile insanların dünyası arasındaki kapının girişindedir ve Lerna Hydrası bu kapının bekçisidir.
Bu canavarın nefesi bir insanı öldürecek kadar zehirlidir ve bataklık da zehirli gazlarla doludur. Bu nedenle Herkül ağzını ve yüzünü örterek kendini korumuştur. Typhoon ve canavar tanrıçası Ehidna’nın yavrusu olan bu canavarın bazı kaynaklara göre annesi Styx’tir. Hydra, koca gövdesinin üzerinde yılana benzer dokuz boynu üzerinde dokuz kafası olan bir bataklık ejderi olup köylere, sürülere zarar vermektedir. Herkül, alevli oklar atarak bataklığı terk etmeye zorladığı ejderin kafalarını budaklı sopasıyla parçalamaya çalışmışsa da başarılı olamamış. Bu canavarın kafasını her kestiğinde, iki yeni kafasının çıktığını görmüştür. Athena’nın verdiği fikirle Herkül yeğeni İolaus’tan yardım isteyerek atek yakmasını ve kor getirmesini istemiştir. Kestiği kafaların yerini bu ateşle dağlayarak yeni kafalar çıkmasını önlemiştir. Daha sonra yine Athena’nın verdiği altın kılıçla canavarı öldürmüş ve parçalamış, yaratıktan kestiği tüm kafaları toprağa gömüp üzerlerini ağır bir kaya ile kapatmıştır. Fakat bir tane başını saklamış ve onun zehrini oklarına sürmüştür. Daha sonraki görevlerinde bu okları kullanacaktır.
Görev tamamlanmıştır fakat Eurystheus, Herkül’ün yeğeni İolaus’tan yardım aldığı için bu görevi kabul etmemiştir.
Bir efsaneye göre, bu zehirlere batırılan oklar Herkül’ün de sonu olacaktır. Bu olayı söylencemizin ilerleyen bölümünde yer alan “Herkül, Deianeira ve Nessos”bölümünde anlatacağım.
- Altın Boynuzlu Kyreneia Geyiğinin Yakalanması
Herkül, tanrıça Diana’nın kutsal evcil hayvanını yakalamak için yola çıktı. Bu hayvan, altın boynuzları ve bronz toynakları olan bir kızıl geyikti. Eurystheus rakibi için bu görevi seçmişti çünkü Diana’nın evcil hayvanını çalmaya çalışırken yakaladığı herkesi öldüreceğine biliyordu. Altın boynuzlu tunç ayaklı bu dişi geyik tanrıça Artemis’e kutsanmıştı ve öldürülmesi yasaktı. Eurystheus, Herkül’ün ilk iki görevden başarıyla dönmesine sinirlenmiş ve Hera ile plan yaparak ona ilk iki görevden çok daha zor olan bu görevi vermişti. Aynı zamanda görevde başarılı olsa bile Artemis’in Herkül’ü affetmeyeceğini düşünmüştü. Ancak Herkül durumunu tanrıçaya açıkladıktan sonra Artemis onun ceza almadan yoluna devam etmesine izin verdi.
Arkadhia’da Keryneia Dağı’nda yaşayan bu geyiğin hızına hiçbir avcı yetişememiştir. Asla yorulmayan, gösterişli bir hayvandır. Oktan daha hızlı koştuğu rivayet edilir. Bu nedenle Herkül dişi geyiği yakalamak için bir yıl boyunca Trakya ve Yunanistan’da peşinden koşarak kovalamış, yorgun düşmesini sağlamıştır. Geyik ilk önce Artemision Dağı’na kaçmış, ardından Arkadia’daki Ladon nehrinin kenarına gelince orada atlayıp atlamamakta kararsız kalmıştır. Bu zamanı değerlendiren Herkül, geyiği ölümcül olmayacak şekilde okla vurarak hafifçe yaralamış ve yakalamıştır. Geyiği yakalayan Herkül dönüş yolunda Apollon ve Artemis ile karşılaşmıştır. Merhamet dilemiş ve durumunu anlatarak geyiğini geri getireceğine dair söz vermiştir. Geyiği krala getirerek görevini yerine getirmiştir. Krala geyiği teslim ederken, Artemis’e verdiği sözü tutmak için geyiğin boynuna bağladığı ipi daha kral tutmadan erkence bırakmış, geyik de o fırsattan yararlanıp kaçarak Artemis’e geri dönmüştür. Bunun üzerine Herkül ipi tutamadığı için kralı suçlamış ve görevi başardığını söylemiştir.
- Yaban Domuzununun Yakalanması
Herkül’e Erymanthos Dağı’ndaki yaban domuzunu sağ olarak getirmesi emredilmiştir. Birçok köy ve tarlaya zarar veren bu yaban domuzu Artemis’e adanmış bir hayvandır. Erymanthian Dağ’ı yolu üzerinde eski dostu sentor Pholus’u ziyaret eden Herkül, Dionysius’un ona armağan ettiği şarabı açması için ikna eder. Şarabın sulandırılarak içilmesi gerektiğini bilmeyen Pholus’un bu hatası yüzünden kokuya Chiron dahil birçok sentor da gelir. Şarabın etkisiyle sarhoş olan sentorlar kavga etmeye başlayınca Herkül kendini ve Pholus’u korumak için Hydra’nın kanını içeren oklarını kullanır. Ölümsüz Chiron, zehrin acısına dayanamayıp ölümsüzlüğünden vazgeçerek Tartaros’ta işkence gören zincire vurulmuş Prometheus ile yer değiştirmeye razı olur. Zeus, Chiron’un teklifini kabul eder her gün bir kartal tarafından canlı canlı yenmeye mahküm olur. Ama Herkül, buna razı olmaz. Kartalı zehirli oklarından biriyle vurarak öldürür ve Chiron’u kurtarır. Sentorlarla yaptıkları kavga sırasında Herkül’ün oklarını inceleyen Pholus oku yanlışlıkla ayağına düşürerek orada ölüverir. Bu yaşananlardan sonra Chiron Herkül’e yaban domuzunu nasıl yakalayacağı konusunda bilgi vererek yardımcı olmak ister. Silahlarını alarak yaban domuzunu aramaya çıkan Herkül sonunda onu bulur ve yüksek dağlarda ölümcül kovalamaca başlar. Durup dinlenmeden koşan ve avına nefes aldırmayan Herkül, yorgun ve bitkin düşen yaban domuzunu derin bir mağarada karla kaplı bir çukura düşürür. Ardından da bu iri hayvanı ayaklarından bağlayıp Miken’e götürüp Kral Eurystheus’un önüne bırakıverir. Kral bu korkunç yabanî hayvanı görünce dehşete kapılmış, korkudan büyük bir heykelin içine saklanmıştır. Bazı mitoloji kaynaklarında ise kralın bir fıçı içine saklandığı belirtilmiştir.
- Kral Augeas’ın Ahırlarının Temizlenmesi
Kral Augeas, Peloponnes’te bir Ellis kralıydı. Augeas eski Yunanca’da ‘parlak’ demektir. Kral Ellis’in oğlu olan Augeas ülkesi Peloponnes’teki en büyük ahırlara sahiptir. Bu ahırlar sağlıklı ve ölümsüz birçok sığırla doludur. Üç binden fazla sığırdan oluşan bir sürüsü bulunmaktaydı. Bu sürü çitle çevrili bir alandaydı. Herkül’ün beşinci görevi olan bu iş, diğer görevlerinden farkı olarak onu aşağılamak amacını gütmekteydi. Gübre biriken ahırlar otuz seneden beri temizlenmemişti. Herkül’ün bu defaki görevi bu ahırları temizlemekti. Fakat Kral Eurystheus’un bir şartı vardı: Kral Augeas’ın devasa ahırlarındaki tüm gübreyi tek bir günde temizlemesi gerekmektedir. Diğer görevlerinde canavarlarla savaşan, halkı rahatlatan şeyler yapan Herkül âdeta bir halk kahramanı haline gelmişti. Bu yüzden Kral Eurystheus, Herkül’e, bu görevi başarıyla bitirse bile halkın gözünde aşağılanacağını düşündüğü için vermişti.
Herkül, Kral Augeas ile sürünün onda biri karşılığında bir günde temizlemek üzere anlaştı. Herkül güçlü ve kudretli olduğu kadar zekiydi de. Yaklaşık üç bin hayvandan oluştuğu söylenen bu büyük sürünün ahırlarını, Peneus ve Alpheus adındaki iki büyük nehrin yataklarını birleştirerek ahırlara doğru kazdığı hendeğe yöneltmiş ve bir günde temizlemiştir. Temizlik bittiğinde Kral Augeas sözünü tutup sürünün onda birini vermeyince Herkül kavga sırasında Augeas’ı öldürmüştür.
Bir rivayete göre Herkül ücret karşılığı yaptığı için, bir başka rivayete göre de Augeas’ı öldürdüğü için Eurystheus bu görevi de iptal etmiştir.
- Stymphalos Kuş Sürüsünün Arkadia’daki Gölden Kovalanması
Arkadia’da Stymphalos gölü kıyısında, etrafı dikenli çalılar ile kaplı bir bataklığın ortasında insan etiyle beslenen kuşlar vardır. Bu kuşlar tüylerini ok gibi kullandıklarından dolayı çok tehlikeliydiler. Pirinçten pençeleri, keskin ve metalden tüyleri olan bu kuşların dışkıları da oldukça zehirliydi. Ares tarafından yaratılan kuşlar, daha önce kurtlar tarafından avlandıkları için Arkadya bölgesindeki bu gölün etrafına yerleşip, çoğalmışlardı. Herkül’ün, 6. görev olarak bu vahşi kuşları buradan kovması gerekiyordu.
Kuşların bulunduğu bölge oldukça sık ormanlarla kaplıdır. Bu zor görevde Herkül’ün yardımına tanrıça Athena yetişiyor. Athena, demircilik zanaatıyla uğraşan ateş tanrısı Hephaistos’a özel olarak Herkül için tunçtan bir çift büyülü çıngırak yaptırıyor ve Herkül’e armağan ediyor. Bu çıngırağın çıkardığı ses, Ares’in kuşlarını korkutarak onları saklandıkları yerden çıkarmak gibi bir özelliğe sahip. Herkül sayıca çok fazla olan bu kuşları korkutup kaçırmak için tanrıça Athena’nın kendisine armağan ettiği bu çıngırağı kullandı. Kuşlar saklandıkları yerden korkarak çıkınca, Herkül ikinci görevinde Hydra’nın kafasının zehriyle yaptığı okların yardımıyla bu kuşları öldürümeye başladı. Öldüremedikleri ise o bölgeyi terk edip başka yerlere doğru kaçıp gittiler.
- Girit Boğasının Getirilmesi
Herkül, yedinci görevi olan Girit Boğasını getirmek için Girit’e gider. Bu boğa Kral Minos’a, Poseidon tarafından kurban edilmesi için gönderilmiştir. Bembeyaz olan bu Girit boğası o kadar heybetli ve güçlüdür ki kral bu hayvanı tanrıya kurban etmeye kıyamamıştır. Yerine başka kurbanlar verdiyse de Poseidon’un kızgınlığından kurtulamamıştır. Poseidon, verdiği sözü tutmayan krala kızmış ve boğayı kontrol edilemez bir hale sokmuştur. Kralı cezalandırmak için karısı kraliçe Pasiphae’yi boğaya aşık eder. Kraliçe bir mühendisten inek maketi yapmasını ister. Bunun içine girerek boğayla birlikte olur. Kralın karısını hamile bırakan öfkeli boğa bölgedeki tüm mahsulü yok etmeye ve etrafına ölüm saçmaya başlamıştır. (Daha sonra bu ilişkiden insan gövdeli ve boğa başlı bir yaratık olan “Minotaur” doğacaktır.) Kral Eurystheus, Herkül’e Girit boğası ile savaşma emri vermiştir. Fakat yine boğayı öldürmemesini ve yakalayıp Miken’e getirmesi şart koşmuştur. Herkül’ün yeni görevi budur. Herkül, Girit adasına gider. Boğayı görür görmez üzerine atılır, boynuzlarından yakalayıp kuvvetli bir bağ ile bağlar. Sırtına alıp Kral Eurystheus’a götürür ve kralın önüne atar. Kral bu canavarı görünce her zamanki gibi yine korkudan bir fıçının içine saklanır. Daha sonra bu canavarı Hera’ya kurban etmek ister, fakat Hera, Herkül’e daha fazla şöhret ve gurur sağlayacağını düşünerek bunu reddeder. Bunun yerine Eurystheus, boğayı serbest bıraktırır. Marathon’a ulaşan boğanın adı da Marathon boğası olarak anılmaya başlanır.
- Diomedes’in Azgın Atlarının Ehlileştirilmesi
Kral Eurystheus’un Herkül’e verdiği sekinci görev, Ares ve Cyrene’nin dev oğulları, Trakya kralı Diomedes’e ait olan kontrol edilmesi oldukça güç dört tane kısrağı çalmaktır. Bu atların ejderhalar gibi ateş soluduğu söylenir. Bu kısrakların isimleri, Podargos, Lampon, Xanthos, Deinos’tur. Diomedes bu atları bronz bir yemliğe bağlayarak tutar. Troya Kralı Diomedes bu atları insan eti ile beslemektedir. Diomedes deniz kazaları sonrasında fırtınaların kıyıya vurduğu insanları toplayıp atlarına yem olarak veriyordu. Kral Eurystheus, Herkül’e, işte bu insan eti yiyen vahşi atları ehlileştirip Miken’e getirmesini emretmişti. Herkül, Trakya kıyılarına varır ve atları bir yarımadada kıstırır. Bir hendek kazıp içine su ile doldurarak yarımadayı ana karadan ayırıp bir adaya çevirir. Kral Diomedes olayı görüp geldiğinde Herkül ile kavgaya tutuşur. Herkül onu yaptığı zalimliklerinden dolayı cezalandırarak öldürür. O kızgınlıkla cesedini atlarına yedirir. Atlar efendilerinin etini yedikleri için Herkül’ün emri altına girmişler ve uysallaşmışlardır. Herkül atları önüne katıp Eurystheus’a getirir. Eurystheus, atları Hera’ya adayıp serbest bırakır. Bir başka söylencede ise Eurystheus atları Olimpos Dağı’na, Zeus’a kurban etmek için gönderiyor. Fakat Zeus onları reddedip kurtlar ve aslanlara öldürtüyor. Mitolojide Büyük İskender’in atı olan Bukefalos’un bu atların soyundan geldiğine inanılır.
- Amazonlar Kraliçesi Hippolyte’nin Sihirli Kemerinin Alınması
Bu büyülü kemer, savaş tanrısı Ares tarafından Amazon kraliçesi Hippolyta’ya hediye edilmiştir. Kral Eurystheus’un kızı Admete, Amazonlar Kraliçesinin taktığı o muhteşem kemeri kendisine istemektedir. Kral da kızını sevindirmek için Herkül’e kemeri almasını emretmiştir. Herkül Themiskyra’ya gider vekraliçeyle görüşmek istediğini söyler. Hippolyta, Herkül’ü gemisinde ziyaret eder. Herkül kendisine verilen bu görevi kraliçeye anlatır. Kralice Herkül’ün güçlü kuvvetli ve yakışıklı biri olduğunu gördüğünde adeta büyülenmiştir ve kemeri kendi isteğiyle seve seve verir. Bu sırada Hera yine ortalığı karıştırmıştır. Amazon kılığına girmiş ve savaşçılara Herkül’ün kraliçelerini öldüreceğini söylemiştir. Bunun üzerine Amazonlar ile Herkül arasında savaş çıkmıştır. Kadınlar, liderlerini korumak için kahramanın filosuna saldırır. Güvenliğinden endişe duyan ve kandırıldığını düşünen Herkül, kraliçe Hippolyta’yı öldürmek zorunda kalır. Kemeri alarak oradan uzaklaşmıştır.
- Geryoneus’un Sığırlarının Çalınması
Kral Eurystheus, bu defa Herkül’ü Geryoneus’un sığırlarını çalıp getirmesi için görevlendirdi. Bu, Herkül’ün onuncu göreviydi. Chrysair ve Callirrhoe’nun oğlu olan Geryoneus, Hesperides’te (Batı Akdeniz) bulunan Erytheis adasında yaşayan bir titandır. Orthrus, Cerberus’un kardeşi ve yeraltı dünyasının nöbetçisiydi. Uzak batıda bir adada yaşayan Geryoneus, bel hizasından yapışık üç başlı, altı bacaklı bir canavardır. Kızıl sığırlardan oluşan sürüsünü Orthrus adında çift başlı bir köpek korumaktaydı.
Herkül, Erythei’ya varmak için Libya çölünü geçmek zorundaydı. Yolculuk boyunca sıcağa ve güneşe o kadar sinirlendi ki, en sonunda o bilindik oklarından birini güneşe atıverdi. Bunu gören güneş tanrısı, Helios, Herkül’ün cesaretinden etkilendi ve ona altın bir kupa vermeyi önerdi. Bu kupa onu gideceği yere götürecekti. Böylece, yine şansının yardımıyla Herkül Erythei’ya vardı.
Orthus Herkül’ü öldürmeye çalıştı. Herkül, çift başlı köpeği sopasıyla döverek öldürdü. Bu sırada karşısına çıkan, Geryoneus’un çobanı Eurytion’u da öldürdü ve sığırları aldı. Bunları duyan Geryoneus, üç kalkan, üç mızrak ve üç kask giyerek Herkül’ün peşinden gitti. Herkül karşısına çıkan canavarı ilk görevinde Lerna ejderinin kanına batırdığı oklarıyla kafasından vurdu ve öldürdü.
Yunanistan’a varacağı sırada ise Hera’nın gönderdiği bir sığır sineği (Bügelek) sürünün başına bela olmuş ve sürüyü dağıtmıştır. Herkül büyük zorluklarla sürünün bir kısmını toplayabilmiş ve krala getirmiş, böylece bu görevi de başarıyla sonuçlandırmıştır.
- Hesperidlerin Altın Elmalarının Getirilmesi
Tanrıça Gaia tarafından tanrıça Hera’ya evlilik hediyesi olarak altın elmalar verilmişti. Hera, bu elmaları Afrika’daki Atlas Dağı’nın eteğindeki bahçesine dikmiş, çalınmasını önlemek için başlarına Hesperidler (Aigle, Erythie ve Hesperarethousa adlarında üç peri) ile asla uyumayan, yüz kollu bir ejderha dikmişti. Bu altın elmaları yiyenlerin ölümsüz olduğu söylenirdi. Bu bahçeden en son çalınan elma Truva savaşına neden olmuştu.
Herkül bu altın elmaları almak için yola çıktı. Bu bahçelerin yerini kimse bilmediği için Herkül önce, “Old Man of the Sea” olarak da bilinen, şekil değiştirme konusunda uzman, deniz tanrılarından Nereus’un yanına gider. Ak saçlı yaşlı deniz tanrısı Nereus’u bulur ve altın elmalara nasıl ulaşacağını sorar. Nereus, Herkül’e elmaları kendi eliyle toplamamasını, Atlas’a toplatmasını söyler. Atlas, Cenneti omuzlarında taşımakla hükümlü bir titandır. Aynı zamanda bahçeyi koruyan Hesperideslerin babasıdır. Bu nedenle istediği zaman bahçeye girip çıkabilmektedir. Herkül bahçelere varınca Atlas ile karşı karşıya gelir. Herkül, Atlas’a “Sırtındaki yükü taşımaktan yorulmuşsundur. İstersen biraz ben taşıyayım sen dinlen!” diyerek yer değiştirmek için öneride bulunur. Fakat bu yer değiştirme ve yardımından dolayı karşılığında da kendisine elma getirmesini şart koşar. Atlas hemen kabul eder. Taşıdığı gök kubbeyi Herkül’e devreder ve elmaları toplamaya gider. Elmalar ile birlikte geri dönen Atlas’a özgürlük cazip gelir ve artık cenneti omzunda taşımak istemediğini, elmaları krala kendisinin götürebileceğini söyler. Herkül ise Atlas’tan daha kurnazca davranır ve bu isteği kabul etmiş gibi yapar. Ancak pelerinini düzeltmek istediğini söyleyerek Atlas’tan yükü kısa süreliğine tutmasını ister. Herkül’e inanan Atlas elmaları yere bırakır ve Gök kubbeyi tekrar omuzlar. Bunu fırsat bilen Herkül de elmaları yerden alarak oradan uzaklaşır. Herkül bu elmaları krala gösterip görevini tamamladıktan sonra onları tekrar ait oldukları yere, tanrıların bahçesine geri götürmüştür.
- Kerberos’un Ölüler Dünyasından Çıkarılması
Kral Eurystheus, Herkül’den Hades’in kapılarını koruyan, üç başlı ve yılan kuyruklu vahşi köpek Kerberus’u yakalayıp yeryüzüne getirmeksini istedi. Herkül’ün, bu son mücadelesi için Hades’in yanına gitmesi gerekiyordu. Herkül, Hermes ile birlikte ölüler dünyasına, yani yer altına indi. Yolculuğunun ardından yer altı ülkesinin Tanrısı Hades’in tahtının önüne gelince seyahatinin nedenini anlattı. Bunun üzerine Hades, Herkül’e Kerberos’u eğer silah kullanmadan yenebilirse yeryüzüne götürebileceğini söyledi. Herkül, insanüstü gücünü kullanarak vahşi köpeği üç başının birleştiği yerinden sıkıca kavrayıp tuttu. Kerberos, bir süre çırpındı ama bu güç karşısında daha fazla mücadele edemedi ve kendini bıraktı. Herkül, köpeği hemen bağlayarak yer altı dünyasından dışarı çıkarıp Kral Eurystheus karşısına getirdi. Kral Eurystheus, bu üç başlı ve yılan kuyruklu vahşi köpeği görünce korkudan bir fıçının içine kendini zor attı. Korkudan titreyen sesiyle Herkül’e hemen onu Yeraltı Dünyası’na geri götürmesini ve bir daha hiçbir görevle sorumlu olmayacağını söyledi.
Herkül bu vahşî hayvanı yine yer altı dünyasına götürüp Hermes’e teslim etti.
Böylece bütün görevlerini başarılı bir şekilde tamamlayan ve ünü her yere yayılan Herkül’ün, günahlarından kurtulması için hizmet etmek zorunda kaldığı Eurystheus’un yanında kalmasına artık gerek kalmamıştır.
Ancak Herkül’ün çilesi ve maceraları bunlarla bitmedi. Daha sonra pek çok maceraya atılmıştır. Truva’ın altını üstüne getirip prensesi kurtarmak, Argonatların seferine katılmak, Olimpos Dağı’nın kontrolü için savaşmak ve Prometheus’u zincirlerinden kurtarmak bu maceralarından bazılarıdır.
Görevlerini tamamladıktan sonra Thebai’ye dönen Herkül, o sırada otuz üç yaşına basmış olan karısı Megara’yı, birlikteliklerinin kendisine uğursuzluk getirdiğini ileri sürerek yeğeni İolaos ile evlendirir. Kendine de daha fazla talih getireceğine inandığı genç bir eş bulmak ister ve yollara düşer. Yolculuğu boyunca dara düşmüş, haksızlığa uğramış kimi görse ona yardım etmekten geri kalmaz.
Herkül ve Eurytos – Herkül’ün Yeni Günahı
Herkül, Kral Eurytos’un hüküm sürdüğü topraklara geldiğinde aradığı eşi bulma şansına sahip olur. Oikhalia kralı Eurytos ok atmada çok maharetlidir. Kendisinden daha iyi ok atabilen birisi olmadığını da düşündüğü için kızı İola’yı kendisinden daha iyi ok atana vereceğini söyler. Herkül bunu öğrendiğinde hemen yarışmaya tutuşur ve tabii ki oku çok daha iyi kullanır. Kazanır ama kendisine vaat edilen mükafatı alamaz. Kral sözünde durmaz. Bu duruma çok öfkelenen Herkül çılgına döner ve o sırada yanlarına gelen Eurytos’un oğlu İphitos’u surlardan aşağı atarak öldürür.
Daha önceden çocuklarını öldürdükten sonra yaptığı gibi işlemiş olduğu bu büyük günahtan kurtulmak ister ve yine Delphi Tapınağı’nın yolunu tutar. En başta tapınaktan istediği cevabı alamadığı için yine öfkelenip başka bir kâhinler merkezine gitmek istese de Apollon buna izin vermez. Çünkü Herkül’ün cezası bellidir. İşlediği cinayetin bağışlanması için köle olarak satılmalı ve üç sene boyunca bütün kazancını da Eurytos’a vermelidir.
Herkül ve Omphale – Herkül’ün Aşk Dolu Kölelik Yılları
Hermes, Herkül’ü satmak amacıyla köle pazarına götürdüğünde Lidya’nın güçlü ve güzel kraliçesi olan Omphale onu görür ve satın alır. Herkül, Kraliçe Omphale’nin yanındayken kendisine verilen bütün emirleri yerine getirmeye başlar. Krallığı birçok beladan kurtaran Herkül’ün yaptıkları karşısında Omphale ona aşık olur. Herkül de kendisine karşılıksız kalamaz ve aşık olur. Köle Herkül ve sahibi Kraliçe Omphale aşk yaşamaya başlar.
Herkül kendisini o kadar fazla kaptırır ki bu aşk yüzünden neredeyse kim olduğunu, gücünü, kuvvetini unutma noktasına gelir. Herkül o kadar aşık olmuştur ki Omphale’nin dizinin dibinde yün eğirtmeye başlar. Nemea Aslanından postu ve sopası ile korku saçan Herkül bir süreliğine o günleri unutur. Ama bu yaşantı uzun sürmez. Kim olduğunu hatırladığında, belki de kendisini kör eden aşk ateşi söndüğünde kölelikten kurtulmak ister. Omphale de onu kırmaz ve azad eder.
Herkül, Deianeira ve Nessos
Herkül, özgürlüğünü kazandıktan sonra yolculuklarına devam eder. Aetolia’ya geldiğinde Oineus adlı kralın hüküm sürdüğü bu topraklarda kızı Deianeira güzelliğiyle ve ok atmasıyla oldukça ünlüdür. Herkül de böyle bir kızı gördükten sonra kayıtsız kalamaz ve evlenmek ister. Fakat Deianeira’yı isteyen başka biri daha vardır: Irmak tanrısı Akheloos. Her ne kadar Deianeira Herkül ile evlenmek istese de Akheloos buna razı olmaz. Bunun üzerine Herkül ile büyük bir mücadeleye kalkıştı. Kendine güvenmesinin en büyük nedeni istediği an istediği şekle girebilmesiydi. Herkül’ü korkutup yenebilmek için hemen bir boğa kılığına girer. Ama Herkül’ün ömrü hep bu gibi canlılarla dövüşerek geçmiştir. Birbirlerine saldırdıklarında Herkül üstüne atılıp boynuzlarından birini kırar. Bunun üzerine kazanma şansı olmadığını anlayan Akheloos geri çekilir.
Herkül ve Deianeira evlenir ve yaşayacakları şehre doğru yola çıkarlar. Önlerine çıkan büyük Evenos Nehri’ni geçmek zorundadırlar. Orada tanrılar tarafından insanların karşıya geçmesine yardımcı olması için görevlendirilen Nessos isminde bir kentaur (yarı insan, yarı at) ile karşılaşırlar. Karşıya geçmek için anlaşırlar. Herkül eşi Deianeira’nın rahat bir şekilde karşıya geçmesi için Nessos’un sırtına bindirir. Herkül hiçbir şeyin farkında değildir ama bir kentaur olan Nessos, Herkül’ün daha önceden kentaurlara yaptıklarını unutmamıştır. Kentaur, Deianeria’yı sağ salim karşı kıyıya geçirirken, Herkül de nehri geçmek için yüzmeye başlar. Ne var ki pazarlıkta anlaşılmasına rağmen Herkül’ün sopasını ve yayını nehrin karşısına fırlattığını gören Nessos, verdiği sözden dönüp İntikam için sırtındaki Deianeirayı kaçırıp genç kadına sahip olmaya çalışır. Durumu fark eden Herkül hemen karaya çıkar ve en maharetli olduğu işlerden birisi olan okunu ve yayını hazırlayıp zehirli okuyla Nessos’a doğru nişan alır. Yarım millik bir mesafeden onu göğsünden vurur.
Ölmek üzereyken kanının zehirlendiğini anlayan at adam intikamını eninde sonunda alabilmek için hemen aklından bir plan hazırlar. Deianeira’ya kendi kanının çok kıymetli ve sihirli olduğunu söyler. “Eğer yere dökülen tohumları toplar ve yaramdan akan kanla karıştırıp, biraz da zeytinyağı ilave edersen bir aşk iksiri elde edeceksin. Eğer Herkül bir gün seni aldatacak ya da sana sevgisi bitecek olursa bu kanla ıslatılan bir gömleği ona giydir. Ondan sonra kocanın seni aldatacağından hiç korkma! Böylece Herkül tekrar sana sonsuza kadar aşık olacaktır.” der. Deianeira buna inanır ve kanı alıp saklar.
Herkül’ün Ölümü
Herkül bir zamanlar ok atma yarışında kendisini aldatmış ve verdiği sözü tutmamış olan Eurytos’tan intikam almak ister. Bütün şehri yakıp yıkar ve çok sevdiği İole’yi de yanına alıp geri döner. Bu sırada eşi Deianeria özlem, merak ve sıkıntı içerisinde kendisini beklemektedir. Herkül geri döndüğünde Zeus için bir kurban kesmeye karar verir. Hazırlık yapar ve Deianeria’dan gömlek ister. Deianeria ise İole’yi öğrenmiş ve çok öfkelenmiştir.
Herkül’e karşı nefreti hiçbir zaman bitmeyen Tanrıça Hera ise Deianira’nın aklına girer ve Kentaur Nessos’un ölmeden önce söylediklerini hatırlatarak kıskançlık duygusunu artırır. Herkül’ün ona sadık kalması için kanlı gömleği giydirmesi gerektiğini söyler.
Deianeria, hayatını Trakhis’te, Herkül’ün kendisini aldatmasından bıkmış olarak sürdürmesine rağmen çok sevdiği Herkül’ü kaybetmek istemez. Hera’nın kışkırtmasıyla aşk iksirini kullanmaya karar verir. At adam Nessos’tan aldığı kanı gömleğe sürüp Herkül’e giydirmeyi aklına koyar. Böylece Herkül’ün tekrar kendisine aşık olacağını düşünür. Oysa Herkül’ü kaybetmemek için yapacağı işin onu tamamen kaybetmesine neden olacağı aklının ucundan bile geçmez. Bu gerçeği anlaması uzun sürmedi. Herkül’ün törende giyeceği gömleği dikmeye başlar ve bitirdiğinde iksiri gömleğe sürer. Herkül gömleği giydiğinde olanlar olmıştur. Herkül’ün vücut ısısı zehri hareketlendirir. Zehirli gömlek derisine yapışıp yakmaya başlar. Vücuduna işleyen Nessos’un kanı onu zehirlemiştir. Gömlek vücuduna iyice yapışır. Dayanılmaz bir acı ve ızdırap vermektedir. Herkül gömleği üzerinden bir türlü çıkaramaz. Duyduğu acıyla gömleği çıkarmaya çalışırken yapıştığı için çektikçe etleri de kopmaya başlar. Gömlekle birlikte derisini de soyup çıkarır. Zehirlendiğini anlayan Herkül, acısını ancak ölümün yatıştırabileceğini düşünür. kendisini yakmak için odun toplamaya başlar.
Oita Dağı’nın tepesinde elleriyle kökünden söktüğü ağaçlardan odunlar keser ve ateşe verir. Kendini de ateşin içine atar. Herkül yanarken her tarafta şimşekler çakar. Bir yıldırım gökyüzünde parlayarak odunlara çarpar ve bulutlar yükselir. Ateşler içinde kül olmak üzereyken babası Zeus onun bu haline daha fazla dayanamaz. Yanarak günahlarından temizlenen oğlunu kurtarır ve Olympos Dağı’na getirilmesini emreder. Athena gelir ve Herkül’ü arabasıyla Olimpos’a taşır. Zeus, sözünü tutmuş ve Herkül artık ölümsüz olmuştur.
Efsaneye göre Bundan sonra Olympos’ta tanrıların arasında yaşamaya başlar. Bir zamanlar en amansız düşmanı olan Hera bile kahramanlıklarından ötürü onu affeder ve kızı Hebe ile evlendirir.
Derleyen Tahsin MELAN