Destandan Alıntı
Erenler bağından uçtum da geldim
Âb-ı zemzem sundu içtim de geldim
Sabr ile dinleyip üleşin diye
Size bu destanı seçtim de geldim
Besmeleyle başlar kelâmın özü
Kıvırıp bükmeden söylerim sözü
Dönsün bu cenaba dostların yüzü
Doksan dokuz tepe geçtim de geldim
Suna’yı görmüşler çeşme başında
Beliklerin salmış topuğa doğru
Keklik gibi seker kaşın başında
Yaşı ermek üzre geline doğru
Bu destanı gelin baştan diyelim
Kimdi Suna sorup sual edelim
Gönüllerden kini gamı silelim
Yönümüz dönelim Allah’a doğru
Irgatlık zamanı seher vaktinde
Ekinler biçilmiş sıra düğende
Bir telaş başladı Sultan gelinde
Gebeliği vardı Suna’ya doğru
Ünür köyü derler bir diyar vardı
Genişti ovası yaylağı dardı
Aliş’in obayı bir telaş sardı
Suna yavru doğdu akşama doğru
Donup kaldı güneş sanki ufukta
Mutluluğu duydu hem de dorukta
Mehtaba seslendi durma sapakta
Mutlak geleceğim şafağa doğru
O gece âdeta gece olmadı
Kıskandı gündüzü mehtap solmadı
Mutluluk şahlandı elem kalmadı
Hayat filizlendi sabaha doğru
Güneş Suna için her sabah doğdu
Belik belik saçın altına boğdu
O diyarda böyle âfitâp yoğdu
Gün be gün serpildi ergene doğru
Kuzular meleşir onu görünce
Kumrular ötüşür Suna gülünce
Bir edâsı var ki mağrur sülünce
Etekler uçuşur yellere doğru
Büyüdü serpildi gözlere değdi
Büyükler yanında hep başın eğdi
Güzeller içinde o bir taneydi
Anaya ataya namusa doğru
Ergenleri yakar tam o yaşında
Yanakları al al yaylar kaşında
Endamı göz alır dibek taşında
İşvelerle vurur tokmağa doğru
Su doldurur her gün çeşme başında
Gözü yoktur onun bunun aşında
Dengini bulursa gönül yaşında
Ölümüne gider sevene doğru
***
Destantan bir dörtlük
Değerli saz ve ses sanatçısı Önder Özdemir‘in “Suna Gelin Destanı” ile yaptığı çalışmalarından bir görüntü.
…
Duman duman olmuş karşıki dağlar
Ak kara üzüme bezenmiş bağlar
Kızı eller aldı anası ağlar
Suna gelin gider gurbete doğru
…