KUYRUKLU YILDIZIN BÜYÜSÜ
Merhaba sevgili çocuklar. Bugün size Kuyruklu Yıldız ile Aylin’in masalını anlatacağım.
Bir varmış, bir yokmuş. Evveli evvel, develer tellal, pireler berber iken. Ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken iken görkemli bir dağ sırasının eteğine kurulmuş küçük bir köyde Aylin adında meraklı ve maceracı bir genç kız yaşıyormuş. Bilgiye olan doyumsuz açlığı ve evrenin sırlarını açığa çıkarma yönündeki sarsılmaz çabalarıyla tanınıyormuş. Bir gece, yıldızlarla dolu gökyüzüne bakarken, parıldayan ve gökyüzünde kayarak ilerleyip gözden kaybolan anlaşılması zor bir kuyruklu yıldız dikkatini çekmiş.
Aylin daha önce köyün büyüklerinden, bu inanılmaz görüntüdeki gök cismi ile ilgili pek çok ilginç hikâye duymuş. Kuyruklu Yıldız’ın, onu yakalamayı başaranların arzularını, en çılgın hayallerini bile gerçekleştirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorlarmış. Onun, büyüleyici güzelliğini ve süzülen kuyruğunu takip edenleri hayal bile edilemeyecek harikaları barındıran gizli bir diyâra sürükleyip götüreceğine inananlar varmış. Aylin her zaman bu söylencelerin hayalini kuruyor, kuyruklu yıldızın büyüsüne bizzat tanık olmayı arzuluyormuş. Eğer onu görebilirse hayatının sonsuza dek değişeceğini inanıyormuş. Fakat sözü edilen Kuyruklu Yıldız her zaman ve herkese görünmezmiş. Hayallerini gerçekleştireceği kişiyi bilir sadece ona görünürmüş.
Gecelerden bir gece, Aylin penceresinden seyrettiği yıldızlardan oluşan gökyüzü battaniyesinin altında yatarken gökyüzünü kesen bir ışık çizgisi fark etmiş. Kalbi heyecanla hızlı hızlı atmaya başlamış. Çünkü bu sözünü ettikleri o Kuyruklu Yıldız’mış. Macera ve gençlik coşkusundan güç alan Aylin, büyük bir kararlılıkla bu fırsatı değerlendirip kurduğu hayallerin peşine düşüp bilinmezlerle dolu bir maceraya atılmaya karar vermiş.
Ailesini uyandırmak istememiş. Onlara düşüncesini açıklayan sevgi dolu bir not bırakan Aylin, Kuyruklu Yıldız’ı tüm görkemiyle görebilme, ona ulaşabilme kararlılığı ile, haritalar, yıldız haritaları ve pusula gibi temel eşyaları içeren bir çanta hazırlayıp dağlara doğru yola çıkmış. Onu gören köy halkı “Kim bilir belki de bir daha hiç görüşemeyiz.” diye yanına gelerek vedalaşmışlar.
Bu bilinmeze doğru giden yol, zorlu arazilerle, öngörülemeyen engellerle, sık ormanlar ve dik kayalıklarla doluymuş. Ama bunların hiçbiri Aylin’i kararından caydıramayacakmış. Gözleri, ona karanlıkta rehberlik eden yıldıza odaklanmış vaziyette sürekli onu takip ederek yürümeye devam etmiş. Heyecandan yüreği güm güm çarpıyormuş. Günler günleri, geceler geceleri kovalamış. Aylin bu yolda sayısız engellerle karşı karşıya kalmış. Onu sürüklemekle tehdit eden şiddetli fırtınalarla, gölgelerde gizlenen aç yırtıcılarla ve cesaretini sınayan derin vadilerle karşılaşmış olsa da bunlar onu yolundan döndürememiş. Hatta bu zorluklar onun cesur ve kendinden emin kararlılığını daha da güçlendirmiş. Onca olumsuzluklara rağmen çok güzel gelişmeler de olmuş. Bilinmeyene doğru ilerledikçe Aylin, arayışına katılarak ona destek olan bazı karakterle karşılaşmış. Önce, eski uygarlıkların hikâyelerini paylaşan ve Aylin’e paha biçilmez bilgelik öğreten yaşlı Kuzgun Dede ile tanışmış. Sonra onun yorulduğunu görüp yanına gelerek “Çok yorulmuşsun. Sırtıma bin, ben seni taşırım.” diyerek nazik ve sevgi dolu gözlerle kendisine bakan Çatal Boynuz adındaki bir geyikle tanışmışlar. Kuyruklu Yıldız’ı takip ederek giderlerken birden karşılarına uzun kuyruklu bir tilki çıkmış. “Durun, sakın oradan gitmeyin! Bu taraftan gelin.” diye bağırıyormuş. Meğer önlerinde bataklık varmış. Uzun Kuyruk adındaki bu tilki sayesinde oraya saplanmaktan kurtulmuşlar. Tilkiye teşekkür etmişler. Tilki nereye gittiklerini sorunca Aylin her şeyi anlatmış. Tilki “O halde ben de sizinle geleyim. Hayallerin peşinden gitmeyi ben de çok severim. Üstelik güçlü önsezilerimle size başka yardımlarım da dokunabilir.” demiş. Aylin ve dostları çok sevinmişler. Hep birlikte yola koyulmuşlar.
Dört kafadar birlikte pek çok sınavla karşı karşıya kalmışlar. İradeleri, cesaretleri, birbirlerine olan güvenleri ve destek olmaları her fırsatta sınanmış. Ancak Bilge Kuzgun’un liderliği ve Uzun Kuyruk’un tehlikeleri önceden hissederek yönlendirmeleri ile hiçbir zorluğa ve tehlikeye boyun eğmeden ilerlemeye devam etmişler. Karanlık, ıssız ormanlarda, sık ağaçların arasında Kuyruklu Yıldız’ın izini kaybettiklerinde Kuzgun Dede yükseklere doğru uçup nereye gideceklerini planlayarak önderlik ediyormuş. Aylin yorulduğunda veya çok hızlı gitmeleri gerektiğinde ise Çatal Boynuz onu sırtına bindirip taşıyormuş. Böylece tehlikelerden kolayca uzaklaşabiliyorlarmış.
Aylin ve arkadaşları, kuyruklu yıldızın ışığının rehberliğinde korkunç seslerin duyulduğu yasak bir ormanın derinliklerinde ilerlemeye devam ederlerken kendilerini engellemeye çalışan masallardaki yaratıkları zekâlarıyla yenerek ormandan çıkmayı başarmışlar. Ormandan çıkarlarken güneş ufuktan pırıl pırıl doğmaya başlamış. Güneş ortaya çıkınca haliyle yıldızlar da uykuya dalarmış. Bu nedenle kuyruklu yıldız görünmez olmuş. Aylin ve arkadaşları gün boyu pırıl pırıl bir nehrin kenarında dinlenip havanın kararmasını beklemişler.
Gece olduğunda Aylin ve arkadaşları mehtabın sudaki yansımalarını seyrederken uykudan uyanan ve etrafına kuyruğuyla ışıklar saçarak ilerleyen, bekledikleri Kuyruklu yıldızları ortaya çıkıvermiş. Sevinçle fırlayıp tekrar takip etmeye başlamışlar. Şimdi yıldızın ışıkları çok daha parlak ve çok daha yakınmış. Sanki elini uzatsa tutacak gibiymiş. Nihayet yolun sonuna geldiklerini ve hayallerine kavuşmaya çok az kaldığını anlamışlar. Büyük bir sevinç ve heyecan içindeymişler.
Işığın kaynağına iyice yaklaştıklarında kendilerini duvarları yıldız şeklinde kristallerle süslenmiş gizli bir mağaranın girişinde bulmuşlar. Kuzgun Dede “Ben bir bakıp geleyim. Siz burada beni bekleyin!” diyerek uçup içeriye girmiş. Biraz sonra döndüğünde “Korkacak bir şey yok. Hadi gelin!” diyerek onları da çağırmış. Uzun Kuyruk “Ne olur ne olmaz ben önden gideyim. Siz beni takip edin.” diyerek öne geçip yürümeye başlamış. Adım attıkça ayak sesleri mağarada yankılanıyormuş. Sanki sihirli bir ortamda yürüyorlarmış. Üstelik derinden gelen damlayan su sesi ortamın gizem duygusunu daha da artırıyormuş.
Mağaranın sonuna geldiklerinde başka bir dünyaya ait manzarayla karşılaşmışlar. Gördükleri karşısında gözlerine inanamayıp şaşkınlığa kapılmışlar. Pırıl pırıl suları akan bir şelale varmış. Şelaleden dökülen sular aşağıda bir gölde pırıltılarla birikiyormuş. Biraz dikkatlice bakınca gölün içinde takımyıldızlarıyla peşinden geldikleri kuyruklu yıldızın suya dalıp dalıp çıkarak dans ettiklerini görmüşler. Meğer suyun pırıltısı yıldızların yansımasıymış.
Aylin tüm cesaretini toplayarak hiç tereddüt etmeden göle atlamış. Aylin’i yalnız bırakmak istemeyen arkadaşları da arkasından suya dalmışlar. Gölün suyu onları derinlere doğru çekiyormuş. Çok korkmuşlar. Boğulmaktan korkup suyun yüzüne çıkmaya çalışıyorlarmış ama çıkamıyorlarmış. Kısa süre sonra ilginç bir durum olduğunu hemen fark etmişler. Suyun altındalarmış ama boğulmuyorlarmış, normal hayattaki gibi nefes alıp vererek yaşamaya devam edebiliyorlarmış. Kendilerini doğa yasalarının yok olduğu nefes kesici bir diyarda bulmuşlar. Gölün derinliklerinde takip ettikleri kuyruklu yıldızı görmüşler ve ona doğru gitmeye başlamışlar. Kuyruklu Yıldız sevgi dolu tebessümüyle onlara bakıyormuş. İyice yaklaştıklarında “Hoş geldiniz. Günlerdir beni takip ettiğinizin farkındayım. Cesaret ve azminize, yardımlaşma gayretlerinize, dostluğunuza hayran kaldım. Şimdi lütfen beni takip edin!” diyerek önlerine düşmüş. Kuyruklu Yıldız’ın rehberliğinde suyun altındaki bu pırıltılı, esrarengiz, büyülü diyarda dolaşmaya başlamışlar. İlginç yaratıklarla karşılaşmışlar ve tanışmışlar. Evrenin sırlarını koruyan, daha önce hiç görmedikleri bu varlıklar, insanoğlunun henüz keşfedemediği galaksilerin ve keşfedilmeyi bekleyen diyarların hikâyelerini anlatıp göstermişler. Aylin ile Kuyruklu Yıldız çok iyi anlaşmış ve arkadaş olmuşlar. Onun önderliğinde inanılmaz güzelliklere kavuşmuş. Kendini bu olağanüstü dünyaya kaptırırken günler gecelere, geceler günlere dönüşmüş. En çılgın hayallerini aşan bilgiyi özümsemiş ve dostlarıyla birlikte kendilerini çevreleyen derin güzelliğin tadını çıkarmışlar. Ancak her başlangıcın bir bitişi olduğu gibi bu hayal âlemindeki yaşantının da sonu yaklaşmış. Aylin’in bu olağanüstü dünyaya veda edip evine dönme zamanı gelmiş. Kuyruklu Yıldız’a veda etmek istemişler. Kuyruklu Yıldız “Siz bilirsiniz. Fakat bunca yoldan geldiniz ve onca tehlikeler atlattınız. Bunun karşılığında dileyin benden ne dilerseniz!” demiş. Aylin “Önemli olan sana ulaşabilme hayallerimi gerçekleştirmekti. Bunu başarmanın mutluluğu bana yeter. Ayrıca sayende burada edindiğim deneyimler ve bilgiler benim için çok önemli. Her şey için çok teşekkür ederim. Sayende bakış açım ve ufkum genişledi.” diyerek Kuyruklu Yıldız’a sarılmış.” Kuyruklu Yıldız da Aylin’e sarılarak “Ben de çok mutlu oldum. Sizin gibi samimi ve candan dostları görmek çok güzeldi.” demiş. Bilge Kuzgun, Çatal Boynuz ve Uzun Kuyruk da “Bizim için Aylin’in mutluluğu önemliydi. Onu böyle mutlu görmek bize yeter. Başka şey istemeyiz. Teşekkür ederiz.” demişler. Kuyruklu Yıldız “Siz ne güzel karakterlersiniz. Üstelik çok da gözü toksunuz. Elinizdekiyle yetinmeyi biliyorsunuz. Bu çok güzel bir meziyet! Lütfen bu kişiliğinizi ve dostluğunuzu hiç bozmayın, hep mutlu olun ve hiç ayrılmayın.” demiş. Aylin “Evet biz de hiç ayrılmak istemiyiz ama mecburen yollarımız ayrılacak.” deyince Kuyruklu Yıldız Kuzgun Dede’ye, Çatal Boynuz’a ve Uzun Kuyruk’a dönüp “Peki siz Aylin’le birlikte olmak, aynı ortamda, aynı şartlarda yaşamak istemiyor musunuz?” diye sormuş. Onlar hep bir ağızdan “Elbette isteriz, ama Aylin’in de dediği gibi bizim onunla dünyalarımız farklı. Bu mümkün değil.” demişler. Kuyruklu Yıldız tebessüm ederek “Tamam tamam, ben anlayacağımı anladım. Yolunuz açık olsun. Güle güle gidin. Hoşça kalın.” diyerek mağaranın derinliklerine doğru kayıp gitmiş. Aylin ve dostları ayrılığın hüznü ve hayallerine kavuşmanın mutluluğu arasında karışık duygularla mağaranın çıkışına yönelmişler. Fakat daha mağaranın çıkışına varmadan neye uğradıklarına şaşırmışlar. Kuzgun Dede, Çatal Boynuz ve Uzun Kuyruk değişip Aylin gibi bir insan oluvermiş. Hepsi hayretler içindeymiş. Şaşkınlıkları geçince birbirlerine sarılarak mutluluklarını paylaşmışlar. Sevinçle mağaradan çıktıklarında daha ilk şaşkınlıkları geçmeden yine ilginç bir olayla karşılaşmışlar. Kendilerini köyün kenarında buluvermişler. Meğer onlar istememiş ama kuyruklu yıldız onların hem çok arzu ettikleri hayallerini gerçekleştirmiş hem de yollarını uzatmamalarını sağlamış. Köylüler, gördüklerine inanamamış. Hep birlikte Aylin’e “Hoş geldin!” diyerek arkasına takılıp evine kadar onu takip etmişler. Aylin’i gören annesi ve babası sevinçle “Seni çok merak ettik kızım, hoş geldin.!” diyerek kızlarına sarılmışlar. Bütün köy halkı merak içindeymiş. Bahçeye oturmuşlar. Aylin’in neler yaşadığını ve yanındakilerin kim olduğunu anlatmasını bekliyorlarmış. Aylin, yaşadıkları macerayı bir bir anlatıp dostlarını tanıştırmış. Annesi, babası ve köy halkı hayranlık ve şaşkınlıkla dinlemişler. Aylin’in gözlerinde gördükleri parıltıya ve yaydığı bilgeliğe hayran kalmışlar. Sanki Aylin çok farklı biri gibiymiş.
Engin bilgileriyle köye çok faydalı işler yapacağından Bilgiç Dede’yi köye muhtar olarak seçmişler. Uzun Kuyruk ise “Mutlu” adını alarak köy korucusu olmuş. Köyün huzuru ve güveni onun güçlü ön sezilerine emanet edilmiş. Çatal Boynuz ise “Nazlı” diye adlandırılmış ve sevgi dolu yüreğiyle köydeki çocuklara öğretmenlik yapmaya başlamış. Herkes son derece mutluymuş. Çünkü bütün hayalleri gerçekleşmiş, istediklerine kavuşmuşlar. Dostlar artık bir arada yaşayacakmış. O günden itibaren Aylin, köyün en sevilen hikâye anlatıcısı olmuş. Arkadaşı Kuyruklu Yıldız hakkında hikâyeler anlatıyor, dinleyenlere hayallerinin peşinden gitmeleri ve bilinmeyenleri keşfetmeleri için ilham veriyormuş. Yaşadığı toplumda kendisi de âdeta yol gösterici bir kuyruklu yıldız haline gelmiş. Kendisini dinleyen ve kendisini takip etmek isteyenlere “Unutmayın! Gökyüzünde herkesin bir yıldızı vardır. Fakat bu yıldızın esas kaynağı yüreğinizdedir. Onu arayıp bulun ve açığa çıkarın. Onun pırıltısı kendinize olan güven duygusunu artıracaktır. Bu da size, rüyalarınızın ve hayallerinizin peşinden gitmeniz için cesaret ve ilham verecektir.” diyormuş.
Eveett., Masalımız burada bittiiiii.
Onlar ermiş muradına,
Darısı sizin başınıza.
Hoşça kalın, sağlıcakla kalın…
Tahsin MELAN
01.02.2023